Gazeteciler için farkındalık semineri....

Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği organizasyonu ile Antalya'da göç ve mültecilik konularında bilgi ve farkındalık semineri düzenlendi. Konyaaltı Porto Bello Otel'deki seminere Vanlı gazeteciler de katıldı.

Gazeteciler için farkındalık semineri....

     Bölge : Bişar Ulutaş
   BYEGM ile SGDD tarafından Antalya Porto Bello Otel'de gerçekleşen seminer iki gün sürdü.
Vanlı gazeteciler 3 Kasım Cuma günü uçakla Antalya'ya vardı. İlk gün serbest zaman dilimi olarak geçildi.
4 Kasım Cumartesi günü saat 09.00-09.30 arası kayıt yapıldıktan sonra açılış konuşmalarına geçildi.
Önce SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak söz aldı.

    MÜLTECİLERE EN FAZLA EV SAHİPLEĞİ YAPAN ÜLKE: TÜRKİYE
    Kavlak dünyada 22 milyon mültecinin olduğunu söyleyerek, Türkiye'nin en fazla mültecilere ev sahipliği yapan ülke olduğunu belirtti.
    Kavlak, özellikle basının göç ve mültecilik konularında toplumu doğru bilgilendirmesi, tartışmalara yol açacak bir dil kullanmaması gerektiğini belirterek, "Göç dilinin nasıl ele alınacağı konusunda sizlerle bu konuları masaya yatırmak istiyoruz. Aramızda Suriyeli gazeteciler de var" dedi.
    Türkiye'nin şu ana kadar mültecilere yaklaşık 30 milyar dolar harcandığını belirten Kavlak, yapılacak seminerde gazetecilerin görüşünün de kendileri için önem arz ettiğini söyledi.
Ardından söz alan BYEGM Enformasyon Dairesi Başkanı Mahmut Şevket Bayram, seminerin hedef kitlesinin gazeteciler olduğunu belirtti.
   Söz konusu seminerde önemli bilgilerin ele alınacağını anlatan Bayram, ülkenin farklı bölgelerinden gazetecilerin bu seminere katıldığını ifade etti.
   Bayram ilk defa BYEGM'nin başına sarı basın kartı olan, gazeteci, mutfaktan gelen bir ismin olduğunu belirtti.
Bayram, mültecilerle ilgili yapılacak her haberin bir sorumluluk taşıdığını dile getirerek, seminer sonrası gazetecilerde önemli bir perspektif değişikliğinin olacağına inandığını belirtti.
   Daha sonra SGDD Program Birimi Sorumlusu Safa Karataş, özetle dernek hakkında bilgi verdi.
Söz konusu derneğin 1995 yılında kurulduğunu anlatan Karataş, 46 ile hizmet verdiklerini ve bin 500'ün üzerinde çalışanlarının olduğunu söyledi. Farklı dernekler ile ortak organizasyonlara ev sahipliği yaptıklarını belirten Karataş, farklı şehirlerde mültecilere hizmet edilmesi için faydalı merkezler kurulduğunu ifade etti.
   Bunların temel yardım malzemesi dağıtımı, sağlık merkezi, eğitim merkezi gibi kurumlar olduğunu anlatan Karataş, farklı kurumlarla da yapılan protokoller aracılığıyla işbirliği ile güzel organizasyonlara imza attıklarını söyledi.

    DÖRT HAFTALIK BİR ORGANİZASYON...
    Karataş dört haftalık bir seminer organizasyonu gerçekleştirdiklerini, söz konusu seminerin üçüncü hafta semineri olduğunu söyleyerek, gazetecileri paydaş olarak gördüklerini, halkın kafasında mültecilerle ilgili negatif ve olumsuz düşüncelerin azaltılması için çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi.
   Ardından söz alan Göç Uzman Yardımcısı Zehra Gündoğmuş, Bireysel Uluslararası Koruma Başvurularının Değerlendirilmesi, Uluslararası Koruma Statüleri, şartlı mültecilik konularında bilgi verdi.
   Gündoğmuş, mültecilere sağlanan haklar, yenilikler, yeniden yerleştirme ve geçici barınma merkezleri konusunda slayt gösteri eşliğinde bilgiler aktardı.
   Bu bölümde gazetecilerin soruları yanıtlandı.
   SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak, gazetecilerin gerçek mülteci sayısı konusundaki sorularını yanıtlayarak, sadece Suriyeli değil, başka ülkelerden de mülteciler olduğunu ifade etti.
   Kavlak, ülkede 600 bine yakın mülteci çocuğun eğitime gereksiniminin olduğunu, ancak bunların bir kısmının okul ve öğretmen eksikliği nedeniyle okuyamadığını belirtti.
   Kavlak, bir soru üzerine başta Suriyeli olmak üzere mülteci çocukların aşılarının yapıldığı ve onların sağlığı ile ilgilenildiğini belirtti.
Seminerde Türkiye'deki mültecilerin yüzde doksanından fazlasının kampların dışında, kentsel ve yarı kentsel alanlarda yaşadığı belirtildi. Yine Türkiye'deki mültecilerin yüzde 70'inin çocuk ve kadınlardan oluştuğu ifade edildi.
   İlk gün seminerinin bir sonraki oturumunda ülkedeki duruma istatiksel bakış anlatıldı.
  Türkiye'de 21 kamp olduğu, resmi rakamlara göre 81 ilde 3 milyon 235 bin 992 Suriyelinin yaşadığı belirtildi.
Türkiye'de 13 bin 298 kişiye çalışma izni verildiği anlatılan oturumda, Aylan bebek olayından sonra bir kırılma yaşandığı 1 milyona yakın mültecinin Avrupa başta olmak üzere farklı ülkelere göç ettiği anlatıldı.

    BEŞ BİNDEN FAZLA KİŞİ GÖÇ ESNASINDA HAYATINI KAYBETTİ
   Avrupa'ya ulaşmak için düzensiz yollardan birçok mültecinin göç etmek için çaba sarf ettiği, 5 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.
  Avrupa ve Türkiye arasında imzalanan geri kabul antlaşması ile belli sayıda mültecilerin geri gönderildiği ifade edilen oturumda, daha önce yapılan görsel haberlerden bazıları slayt sunum eşliğinde seminere katılan gazetecilere izletildi.
Göçmen ve mülteci arasındaki farkın anlatıldığı oturumda, düzensiz göçmenlerin ülkesinden neden ayrıldığı konusunda bilgiler verildi.
   Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK-UNHCR) İletişim Asistanı Sevcan Hacılar, BMMYK'nın Türkiye'deki faaliyetleri ve mültecilerin medyada koruma ve ihtiyaç odaklı temsili konusunda bilgiler aktardı.
Hacılar, özellikle savaşlardan dolayı çok sayıda insanın ülkesini terk etmek zorunda kaldığını belirterek, bu sayının son yıllarda arttığını ifade etti.
  Dünyadaki mültecilerin yaşamından kesitlerin sunulduğu ve göç ettikleri ülkelerde yaşanılan sorunlar slayt sunum olarak izletildi.
2007 yılında ülkelerinden göç etmiş kişi sayısının 33 milyon olduğunu anlatan Hacılar, son on yılda bu sayının 65 milyonu aştığını belirtti.

   10 MİLYONDAN FAZLA VATANSIZ İNSAN VAR
    Dünyada 10 milyondan fazla kişinin vatansız olduğunu belirten Sevcan Hacılar, bu kişilerin herhangi bir ülkeye tabiyetlerinin olmadığını anlattı.
   Mültecilerin kendi ülkelerine geri dönemediğini söyleyen Hacılar, göçmenlerin ise kendi isteğiyle ülkesinden ayrılan kişilere verilen niteleme olduğunu belirtti.
Türkiye'nin özellikle mültecilere ev sahipliği yapan en cömert ülke olduğunu belirten Sevcan Hacılar, Türkiye'yi Pakistan ve Lübnan'ın takip ettiğini söyledi.
   Hacılar, mültecilerle ilgili yapılacak her haberin büyük önem arz ettiğini belirterek, içerik, terminoloji,  kullanılan dil ve görseller konusunda hassasiyet gösterilmesinin mülteciler açısından da kayda değer olduğunu ifade etti.
Sadece Türkiye'de değil, başka ülkelerde de mültecilerle ilgili yanlış haberlerin yapıldığını anlatan Sevcan Hacılar, bunun mültecileri zorda bıraktığını söyledi.
   Bu oturum, gazetecilerin sorularının yanıtlanması ile sona erdi.
    TÜRKİYE’YE ÜÇ GÜNDE 200 BİN KİŞİ GİRDİ
   SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak, ülkedeki bazı mülteci çocukların aşılarının yapılamadığı ile ilgili soruya, 'Kobani'de yaşanan çatışmalardan kaçan ve 3 günde ülkemize girmek zorunda olan 200 bin kişi oldu. Bunların içindeki çocuklara o esnada aşı yapmak zordu. Bu, zamana yayıldı" dedi.
   Öğleden sonraki oturumda ise Uluslararası Göç Örgütü (IOM) İletişim Bölümü Asistanı Cem Mehmethanoğlu, IOM'nin kamuoyunda göçmen algısına ve iletişimine yönelik yaklaşımı hakkında bilgiler verdi.
Mehmethanoğlu, göç ile ilgili pek cok paydaşın bir araya geldiğini söyleyerek, bu vakalarla sadece bir kurumun ilgilenmediğini belirtti.
   Göçmenler ile ilgili dogru rakamların Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve TÜİK gibi yerlerden alınabileceğini anlatan Mehmethanoğlu, haberlerde göçmen ve kaçak ifadelerinin karıştırıldığını söyledi.
Bu oturumda, IOM için göç ve göçmenin ne anlama geldiği bir slayt sunum ile anlatıldı.
   Ardından söz alan Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) İletişim Sorumlusu Beste Gülgün, gazetecilere Çocuk ve Medya konusunda bilgiler aktardı.
   UNICEF olarak çocuk hakları ile ilgilendiklerini söyleyen Gülgün, 1946 yılından beri hizmet verdiklerini söyledi.
İlk Nobel ödülünü alan kuruluş olduklarını anlatan Gülgün, Türkiye'de de önemli hizmetler suaya çalıştıklarını anlattı.
Kendileri için sığınmacı, siyah, beyaz veya Afgan çocuk olmadığını, çocuğun önüne bir sıfat koymadıklarını belirten Gülgün, çocuğun, çocuk olduğunu belirtti.
   Gülgün, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair sözleşmenin UNICEF'in çalışmalarının temelini oluşturduğunu ifade etti. Medyanın da çocuk hakları konusunda üstüne düşeni yapması gerektiğini anlatan Gülgün, çocuğun onurunun korunmasının şart olduğunu belirtti.
   Çocuklarla ilgili yapılan haberlerin slayt sunumda gösterildiği oturumda, kullanılan fotoğraf ve dil tartışıldı.
Program uzadığı için son oturum bir sonraki güne bırakıldı.
   5 Kasım Pazar günü ilk oturumda söz alan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Yetkilisi Bora Özbek, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve mdya konusunda bilgiler verdi.
   Bir sonraki oturumda SGDD Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak, Türk basınında mülteciler ile ilgili basında yer alan haberlerden örnekler sundu.
   Programın kapanış konuşmasını ise BYEGM Enformasyon Dairesi Başkanı Mahmut Şevket Bayram yaptı.

Güncelleme Tarihi: 05 Kasım 2017, 16:08
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER