Van Barosu Konferans Salonu’nda düzenlenen “Sürecin Toplumsallaşması, Sivil Toplum Buluşması” toplantısına, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, Van barosu yönetimi, DEM Parti Van İl ve ilçe örgütleri ile çok sayıda yurttaş katıldı.

Hh-1

Hatimoğulları: “Sürecin kalıcı olması için yasal düzenlemeler yapılmalı”

Van Barosu Başkanı Sinan Özaraz’a teşekkür ederek sözlerine başlayan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Çözüm Süreci”ne ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Çok önemli bir eşikten geçildiğini dile getiren Hatimoğulları, “Gerçekten de bugün burada çok önemli bir iş yapıyoruz. Barış süreci, yalnızca tek tarafın çabasıyla toplumsallaşmaz. Bu süreç, farklı kesimlerin katkısıyla ve ortak bir iradeyle sürdürülebilir hale gelir. Türkiye'deki bütün demokrasi güçlerinin, bütün STK'ların, emek meslek örgütlerinin, bütün farklı halkların ve inançların sahiplenmesiyle mümkündür.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sürece ilişkin çabasına değinin Hatimoğulları, şunları aktardı: ”Devlet Bahçeli’nin sıralara selam vermesiyle başlayan bu yeni dönemde, sürecin aşkın bir nitelik kazandığını görüyoruz. Ancak sürecin kalıcı olması için yasal düzenlemeler yapılmalı; cezaevlerindeki mahpusların yaşadığı sorunlardan, yargı üzerindeki baskılara kadar pek çok başlıkta adımlar atılmalıdır.

Bugün, hem iktidar hem muhalefet düzeyinde, demokratik farklılıkların güvence altına alındığı, herkesin inancını özgürce yaşayabildiği bir ülkeye olan inancımızı yeniden vurguluyoruz.

Temmuz ayında Süleymaniye’de alınan kararlar bu sürecin tarihî bir dönüm noktasıdır. Fakat devlet ve iktidar tarafından atılan adımlar yalnızca bir komisyon kurulmasıyla sınırlı kalmamalıdır.

Kürt sorunu basit pansumanlarla çözülemez. Bu sorun, bölgesel düzeyde ele alınmalı ve Türkiye bu sorunu çözebilirse, bölgeye de kalıcı barışı getirebilir.

Artık geçici çözümler değil, somut ve kalıcı adımlar atılmalıdır. Güven ortamı sağlanırsa, halk bu barışa dört elle sarılacaktır.”

Hhhh

“PKK barışı tesis etmek için bir adım atttı”

Sürece ilişkin atılan adımları sıralayan Hatimoğullları, şunları kaydetti:

“Süreç 1 Ekim'de başladı ve 27 Şubat'ta Öcalan'ın ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısıyla birlikte bambaşka bir evreye girdi ve PKK'ye bir fesih çağrısı yapmıştı. Kendi örgütü Öcalan'ın bu talebini yerine getirdi. Yine bu süreçteki önemli evrelerden biri 50 senedir bu süreci yürüten PKK kendini fesih etme kararı aldı. Akabinde de gerçekten tarihi önemi olan bu barış sürecinin garanti noktalarının başında gelen 11 Temmuz'daki silah yakma töreni Süleymaniye'de gerçekleşti.

Türkiye'den de çok sayıda gazetecinin, Demokratik Kitle Örgütü ve STK temsilcisinin de aynı zamanda katıldığı ve onların uluslararası birçok temsiliyetin ve basının bulunduğu son derece geniş katılımlı bütün dünya kamuoyu gözü önünde silahlar yakılarak bir daha geri dönülmemek üzere gerçekten barışı tesis etmek için bir adım atıldı. Ve yine en son atılan 26 Ekim'deki Kürt Özgürlük Hareketi'nin Türkiye'den çekilme kararını söylersek bütün bunları düşündüğümüzde aslında birinci evrede çok önemli ve kendi içinde basamaklar atlanmış. Bu basamaklarda yol alınmış. Şimdi bir tarafın adımlarını saydım.

Peki iktidar ve devlet tarafından atılan adımlar nedir? diye soracak olursak Hepimiz izliyoruz zaten. Türkiye'nin en sıcak gündemi, herkesin yakınen takip ettiğini biliyoruz. Devlet ve iktidar tarafından atılan somut adım mecliste bir komisyon oluşturmak oldu. Komisyonun oluşması kesinlikle çok önemli, çok kıymetli. Komisyon şimdiye kadar çok önemli dinlemeler yaptı. Fakat atılması gereken daha somut adımlar var. Henüz o konuda bir yol alınmış değil. Biz özellikle 26 Ekim'de örgütün Türkiye'den çekildiğini açıklamasıyla birlikte artık ikinci ve çok önemli bir aşamaya geçildiğini düşünüyoruz. Bu süreçte toplumun başta Kürt halkı olmak üzere bütün toplumun çok önemli beklentisi var.

Bu beklentileri somut olarak söyleyeceksek kalıcı bir barışın inşa edilmesi, bununla ilgili yasal düzenlemelerin gerçekleşmesi ve hukuki düzenlemelerin gerçekleşmesidir. Şu bilinmeli ki Kürt sorunu basit pansumanlarla çözülebilecek bir sorun değil.”

“Türkiye, Kürt sorununu çözerse bölgeye barışı taşır”

Kürt sorunun çözülmesiyle barışın inşa edileceğini ifade eden Hatimoğulları, “Biz çok sık ifade etmişizdir. Kürt sorununu Türkiye çözerse bölgeye barışı taşır. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye'nin stratejik anlamda bölge barışına katkıları son derece somut, gerçekçi ve sahici olur. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye'nin uluslararası ilişkileri sosyal, siyasal, iktisadi ve diplomatik açıdan ilerletir. Bu bakımdan bir kez daha diyoruz ki ikinci aşamaya geçtiğimiz bu süreçte Kürt sorununu pansumanla değil kalıcı barış ve demokrasi ile taçlandırmak lazım, çözmek lazım. Burada somut olarak tekrar ifade edecek olursak demokratik entegrasyon yasalarından, geçiş yasalarından ve aynı zamanda bazı özel yasalardan bahsetmemiz gerekiyor” dedi.

Devam eden barış sürecine ve Meclis’te yürütülen komisyon çalışmalarına dair değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, konuşmasında sürecin önemine vurgu yaparak hem risklere hem de toplumsal sorumluluğa dikkat çekti.

V-4

Beştaş: “Bu süreci istemeyenler var”

Sürecin fırsatlarla birlikte riskleri de barındırdığını dile getiren Beştaş, “Çok önemli olanakların olduğu bir dönemeç ama bu büyük olanakların olduğu dönemeç risklerin olmadığı anlamına gelmiyor. Riskten kastım provokasyon ihtimali. Bu süreci istemeyenlerin küçük de olsa, küçük bir odak ya da odaklar da olsalar seslerinin fazla çıkmaya başlaması bizi ürkütmemeli tabii ki. Çünkü geçmişte 13 defa barış ve çözüm konusunda gidişler oldu. Süreçler yaşandı ve maalesef akamete uğradı” dedi.

“Sürece ilişkin herkes sorumluluk almalı”

Beştaş, bu sürecin başarıyla sonuçlanması için herkesin sorumluluk alması gerektiğini belirterek şunları kaydetti: “Bu sürecin başarıyla neticelenmesi için çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Herkese, hepimize sadece DEM Parti’ye değil, HDP’ye değil, hukukçulara değil, aslında Türkiye yurttaşlarının her birinin de bu konuda rızası, sahiplenmesi, sorularının yanıtlanması ve bu sürecin başarıyla neticelenmesi açısından çok önemli, çok değerli.”

Hhh-1

Özgür Özel ve 11 CHP Milletvekiline Dokunulmazlık Dosyası Meclis’e Sunuldu
Özgür Özel ve 11 CHP Milletvekiline Dokunulmazlık Dosyası Meclis’e Sunuldu
İçeriği Görüntüle

“Hukuka dayalı çözüm olmalı”

Kürtlerin eşit yurttaşlık haklarının tesis edilmesi gerektiğini vurgulayan Beştaş, “Kürtler o hukuk kapısından bir türlü içeri giremedi. O hukuk kapısının kapısında bekliyorlar hâlâ. Hâlâ ben eşitim diyemiyoruz. Çünkü dilimiz kabul edilmiyor, kültürümüz kabul edilmiyor. Hâlâ Kürtlere karşı işlenen suçlarda cezasızlık politikası devam ediyor” dedi.

Konuşmasında hukuki zeminin önemine dikkat çeken Beştaş, “Bu nedenle hukuki zemin çok önemlidir. Zira bu çözüm hukuksuz bir çözüm olamaz. Hukuka dayanmak zorunda. Sözlerle, vaatlerle yürüyemez” ifadelerini kullandı.

“Öcalan tek başına bu yükü taşımamalı”

Sürecin temel aktörlerinden biri olarak Abdullah Öcalan’ın rolüne değinen Beştqş, şunları aktardı: “Öcalan 30 yıldan fazladır kararlı bir barış savunucusu ve bir çaba içinde. Tek kaldığı hücresinden bu çabayı yürütüyor. Bize düşen o yolu daha da genişletmek, o yolu büyütmek. Bu süreci tek başına ona bırakmamamız gerekiyor. Bu hepimizin süreci” dedi.

DEM Parti’nin barış süreci konusundaki çalışmalarına da değinen Beştaş, “İlk günden itibaren barışın toplumsallaşması için Türkiye’nin batısında büyük buluşmalar yaptık, toplantılar düzenledik, konferanslar yaptık. Ama maalesef diğer partiler bu kadar büyük bir çaba içinde değil. Sanki bu sadece DEM Parti’nin meselesiymiş gibi davranıyorlar” diye konuştu.

“Komisyon çalışmaları tarihi bir fırsat”

Konuşmasında Meclis’te kurulan komisyonun önemine değinen Beştaş, “İlk defa Türkiye tarihinde önemli oranda bir parti hariç bütün partilerin katılımıyla bir komisyon çalışıyor. Bu öyle değersizleştirilecek bir mesele değil. 5 Ağustos’ta ilk toplantımızı yaptık, en son toplantımız dündü, 16. toplantı. Dışişleri Bakanı ve Adalet Bakanı’nı dinledik. Kesinlikle kafanızdan geçen soruları sorduk, yanıtlarını aldık” ifadelerini kullandı.

Komisyondaki sürecin şeffaf yürütülmesi gerektiğini belirten Beştaş, “DEM Parti o komisyonda şeffaflığı savundu sonuna kadar. Biz basın izlesin, tamam kamera çekimi olmayabilir ama not alabilsin, tutanaklar herkese açık olsun istiyoruz. Çünkü bu herkesi ilgilendiriyor” dedi.

“Barış demokrasisiz kalıcı olamaz”

Barış sürecinin demokratik bir zemin üzerine oturtulması gerektiğini ifade eden Beştaş, şunları kaydetti: “Barış demokrasisiz kalıcı olamaz. Yani bir hukuk oluşmazsa, demokratik bir anlayış oluşmazsa, bir zemin oluşmazsa o barış yarın öbür gün biter.”

Konuşmasının sonunda önümüzdeki süreçte yapılacak çalışmalara dair bilgi veren Beştaş, “Gelecek hafta büyük bir olasılıkla Milli Savunma Bakanı ve MİT Başkanı İbrahim Kalın dinlenecek. Ardından komisyon rapor çalışmasını yapacak. Tabii ki bunu yapmadan önce İmralı’da Sayın Öcalan’ı dinlememiz gerekiyor. Umarız en kısa zamanda bu ziyarette gerçekleşir ve ondan sonra yasal zemin konusunda gerekli adımlar atılır” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

Hhhhh

Özaraz: Kürt-Türk Halkı Olarak Bir Umut Doğdu!

Van Barosu’nun düzenlediği “Sürecin Toplumsallaşması, Sivil Toplum Buluşması” programında Van Baro Başkanı Sinan Özaraz, da önemli açıklamalarda bulunarak, “Türkiye cumhuriyeti olarak hassas bir süreçten geçiyoruz. Kürt halkı ve Türk halkı olarak bir umut doğdu” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti olarak oldukça hassas bir süreçten geçtiklerini dile getiren Özaraz, şunları kaydetti:

“Kürt halkı ve Türk halkı olarak yeni bir umut doğdu. Bu sürecin amacı, barışın tesis edilmesi ve demokratik bir zeminde bir arada yaşama olanağının güçlendirilmesidir.

PKK’nin kendini feshetme ve geri çekilme kararı, bu sürecin kararlı ve güçlü bir iradeyle yürütüldüğünü göstermektedir.

Kürt halkının temel haklarının tanınması, yıllardır süregelen sorunların ortadan kaldırılması açısından büyük önem taşımaktadır. Bizler, birlikte inşa edeceğimiz geleceğin toplumun her kesiminin görüş ve düşüncelerini yansıtması gerektiğine inanıyoruz.

Bu çerçevede bugün düzenlediğimiz programa katılım gösteren Eş Genel Başkanımıza ve milletvekilimize içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Aynı şekilde bu toplantıya katkı sağlayan sivil toplum kuruluşu temsilcilerine ve basın emekçilerine de gönülden teşekkür ediyorum.”

Muhabir: Belkıs YAYLA