Erdoğan'dan Mısır'daki katliama sert tepki!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'da yaşanan saldırıyla ilgili "Türkiye kardeş Mısır halkının yanındadır. Bunlara nasıl Müslüman deriz? Bunlar katil" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'dan Mısır'daki katliama sert tepki!

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'da düzenlenen kalleş saldırının DEAŞ'ın İslam dışı yüzünü bir kez daha gösterdiğini belirterek, "Bunlara nasıl Müslüman deriz? Bunlar katil. Bunların İslamla yakından uzaktan alakası yok. Bu gerçekleri bilmemiz lazım. Bütün bu bölgede; yeni terör oluşumlarının ortaya çıkmasını engellemek için de biz bu hamleleri yapmak mecburiyetindeyiz" dedi. Erdoğan, Türkiye'ye yönelik çok yönlü saldırılar karşısında milletin desteği, ordunun gücüyle en hayırlı neticeye ulaşılacağını ifade etti.

   Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir’de Milli Savunma Üniversitesi Kara Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığı’nda bin 518 muvazzaf astsubayın mezuniyet törenine katıldı.

    Törende bir konuşma yapan Erdoğan, 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Milli Savunma Üniversitesi'nin hayata geçirildiğini hatırlatarak, "15 Temmuz öncesinde askeri okullarımızda 10 bin 238 öğrencimiz eğitim görüyordu. Şu anda askeri okullarımızda öğrenci sayısı 10 bin 348’dir. Dolayısıyla hiçbir boşluğa ve zafiyete mahal vermeyecek şekilde bu reform süreci başarıyla tamamlanmıştır. Elbette bu önemli değişimi gerçekleştirirken çeşitli engellerle karşılaştık. Ama kararlı tutumumuzla hepsinin üstesinden geldik. İnşallah bundan sonra değerli rektörümüz ve üniversite yönetimimizle beraber aynı doğrultuda çok daha güçlü yolumuza devam edeceğiz' dedi.

   “Maziden atiye köprü kurmaya çalışıyoruz” diyen Erdoğan, “Biz her fırsatta, binlerce yıla sari medeniyetimize, devlet geleneğimize, kültürümüze atıfta bulunarak, maziden atiye köprü kurmaya çalışıyoruz. Geçmişini bilmeyenin geleceğini göremeyeceği inancıyla ecdadımıza, tarihimize, kültürümüze sahip çıkıyoruz. Mezuniyet töreninde bir araya geldiğimiz astsubay okulumuzun geçmişine baktığımızda, karşımıza çıkan manzara dahi tek başına bu hassasiyetimizi teyit ediyor. İnşallah bir başka mezuniyet töreninde bu alanı da böyle görmeyeceksiniz. İnşallah kapalı tribünleri, tartan pistiyle çok daha farklı bir tören alanı göreceksiniz” diye konuştu.

   “Bizim oralara yönelik hassasiyetimizin altında tarihi gerçekler yatıyor”

   1909 yılında astsubay okullarının ilk nüvesi olan zabit mekteplerinin 7 bölgede faaliyet gösterilmesine karar verildiğini hatırlatan Erdoğan, “İstanbul, Konya, Selanik, Erzincan, Halep Bağdat ve Yemen'di. Dikkat ederseniz sadece bir asır öncesinden bahsediyor olmamıza rağmen, 7 bölgenin 4’ünü bugünkü sınırlarımızın dışında kaldığını görürsünüz. Biz bu hakikatleri bilmezsek, Suriye, Irak politikamızı Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya politikamızı nasıl oluşturabiliriz? Bu coğrafyaların hiç biri yerlerden bir yer değildir, hepsi de canımızdan bir parçadır. İnsan, vücudunun herhangi yeri zarar gördüğünde tepki göstermeden durabilir mi? Bölgemizdeki hadiseler sebebiyle birilerinin çıkarları güçleniyor veya zayıflıyor olabilir. Bizim canımız yanıyor. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle misak-ı milliyi bir kenara atabilir misiniz? Orada bizim şehitlerimizin kanı var. Canı var. Öyleyse, bizim de hem aklımız, hem ruhumuz var. Bunu unutmayalım. Daha dün astsubay okulumuzun benzerini kurmaya çalıştığımız yerler harap olurken, oradaki kardeşlerimiz zulüm görürken biz nasıl sırtımızı döneriz? Fırat Kalkanı Harekatının ne olduğunu acaba anlayabiliyor muyuz? Şu anda 2 bin kilometrekare alanda niye olduğumuzu anlayabiliyor muyuz? Bizim oralara yönelik hassasiyetimizin altında işte bu tarihi gerçekler yatıyor. Elbette diplomasimizle, insani yardımlarımızla, gerektiği yerde askeri gücümüzle kardeşlerimize destek olacağız. Bir kardeşin bir kardeşe yardım etmesinden daha doğal ne olabilir? Her iş bizim gönlümüzün istediği şekilde yürümüyor. Bu durumda da işin oluru neyse ona bakıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Soçi’de düzenlenen zirve, Suriye konusunda, işte bu anlayışla, insani trajedileri önlemeye, bölgenin geleceğini en adil şartlarda oluşturmaya yönelik çabaların bir ürünüdür. Terör örgütü eliyle, bu örgüt bahane edilerek yerle yeksan edilen medeniyetimizin kadim şehirlerindeki yıkımları durdurmak, oluk oluk akan Müslüman kanını durdurmak boynumuzun borcudur” dedi.

   “Bunlar Müslüman değil katil”

   Cuma namazında Mısır’da DEAŞ terör örgütünün namazda yaptığı katliamda 250’yi aşkın Müslümanı şehit etmesine tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi: “Bunlara nasıl Müslüman deriz? Bunlar katil. Bunların İslamla yakından uzaktan alakası yok. Bu gerçekleri bilmemiz lazım. Bütün bu bölgede; yeni terör oluşumlarının ortaya çıkmasını engellemek için de biz bu hamleleri yapmak mecburiyetindeyiz. Bizden, gözümüzün içine baka baka, 911 kilometre Suriye sınırı, 350 kilometre ırak sınırı boyunca bir terör koridoru oluşturulurken, kenara çekilip beklememizi isteyen olabilir. Onların ne istediği değil, bizim ülke ve millet olarak ne istediğimiz önemlidir. Bunlarla ilgili kararı birileri bizim adımıza veremez, biz veririz. Bu kararı biz tüm üst yönetici kadrolarımızla oturuyoruz, değerlendiriyoruz ve adımlarımızı buna göre atıyoruz. Türkiye, Soçi zirvesi başta olmak üzere, bölge ile ilgili tasarruflarını bu anlayışla yürütmektedir. Maruz kaldığımız çok yönlü saldırıların, bizi oyundan çıkartıp yedek kulübesine bile değil, sahanın dışına atmaya matuf hamleler olduğunu biliyoruz. Biz, ülkemize güvenimizle, milletimizin desteğiyle, ordumuzun gücüyle, bu oyunu kendimiz ve kardeşlerimiz için en hayırlı neticeye ulaştıracak şekilde yönlendireceğiz. Biz şairin o güzel ifadesiyle şuna iman etmiş insanlarız. Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır. Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır”

   “Güçlü orduya sahip olmak zorundayız”

   Ordumuzu daima güçlü tutmak zorunda olduğumuzu ifade eden Erdoğan, “Yaşadığımız her hadise bize gösteriyor ki, Türkiye güçlüdür, güçlü olmaya mecburdur. Siyasette, diplomaside, uluslararası ilişkilerde güçlü olmak zorundayız. En çok kaybettiğimiz alanların bunlar olduğunu görüyoruz. Geçmişte hep savaş alanlarında kazanıp masa başında kaybeden ülke olduğumuz söylenir. Bunun doğru olmadığını biliyoruz. Kimsenin aklına böyle bir ihtimali dahi getirmemesiyle mükellefiz. Güçlü siyaset için güçlü ekonomiye, ileri teknoloji ile desteklenen orduya sahip olmaktan geçiyor. Türkiye 15 yılda güçlü bir ekonomi yolunda çok büyük mesafe kat etti. Milli gelirimizi 3 kat arttırarak cumhuriyetimizin tamamında yapılan eğitim, sağlık, ulaştırma, enerji, konut, diğer altyapı yatırımlarından kat kat fazlasını gerçekleştirerek, ülkemizi önemli yere getirdik. Hedefimiz Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi halinden birine getirmektir. Ordumuz bizim tarih boyunca gurur duyduğumuz en kıymetli varlığımızdır. Yahya Kemalin güzel şiirini duyup yüreği kıpır kıpır olmayan var mıdır? Bin atlı ile dev gibi orduyu yenen bir ecdadın mirasçısı olarak ordumuzu daima güçlü tutmak durumundayız” diye konuştu.

Güncelleme Tarihi: 25 Kasım 2017, 15:01
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER