Türkiye’de son yıllarda kadına yönelik şiddet olaylarında ciddi bir artış yaşanıyor. Ancak bu şiddet yalnızca fiziksel saldırılardan ibaret değil; psikolojik şiddete maruz kalan kadınların sayısı da hızla artıyor. Marmara Üniversitesi ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) iş birliğinde yürütülen “Türkiye Kadına Yönelik Şiddet Araştırması 2024” verilerine göre, 18 bin 275 kadınla yüz yüze yapılan görüşmelerde kadınların yaşamlarının herhangi bir döneminde maruz kaldıkları şiddet türleri arasında psikolojik şiddet ilk sırada yer aldı.
Uzman Psikolog Hüseyin Erol, psikolojik şiddetin var olduğunu ancak çoğu zaman fark edilmediğini belirterek, Türkiye’de kadın cinayetlerine bakıldığında bu olayların çoğunun temelinde psikolojik şiddetin izlerinin görüldüğünü söyledi.
“Psikolojik şiddet fark edilmezse, fiziksel şiddet başlar”
Psikolojik şiddetin günümüzde sıkça duyulan bir kavram olmasına rağmen, çoğu zaman yanlış tanımlandığını vurgulayan Erol, bu şiddet türünün bir bireyin istemediği bir duruma sürekli maruz kalmasıyla ortaya çıktığını belirtti.
Erol, psikolojik şiddet konusunda bilinçlenmenin önemine değinerek,
“Toplumda çoğu kişi fiziksel şiddet yaşamadıkça uğradığı psikolojik baskının da bir şiddet türü olduğunu fark edemiyor. Oysa bu farkındalık yerleştiğinde, fiziksel şiddetin de önüne geçmek mümkün olacaktır,” diye konuştu.
“Görünmeyen şiddet, en derin yarayı bırakıyor”
Sosyal medya ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, şiddetin görünmeyen yüzü olan psikolojik şiddet daha karmaşık bir hâl aldığını belirten Erol,
“İnsanlar genellikle ‘psikolojik şiddete uğradım’ diyerek değil; mutsuzluk, kararsızlık, kaygı, değersizlik hissi ya da ilişkisel çatışmalarla başvuruyor. Bu şikâyetlerin altında çoğunlukla psikolojik şiddetin izlerini buluyoruz. Görünürde bir tanı olmasa da bireyin yaşadığı ruhsal sorunların temelinde çoğu zaman bu görünmez şiddet biçimi yatıyor,” dedi.

“Sürekli eleştiri de bir şiddet türüdür”
Erol, psikolojik şiddetin yalnızca duygusal ilişkilerde değil; aile içinde, arkadaşlıkta, iş yerinde veya ebeveyn-çocuk ilişkilerinde de yaşanabildiğini vurguladı.
“Makyajın çok abartılı olmuş”, “Bu kıyafetler ne böyle?” gibi sürekli tekrarlanan eleştirilerin bile kişinin duygusal bütünlüğünü zedeleyebildiğini belirten Erol, “Uzun vadede bu süreç, kişinin hayata bağlanmasını zorlaştıran ciddi ruhsal travmalara yol açabiliyor,” dedi.
“Kontrol etme isteği, psikolojik şiddetin en belirgin işaretidir”
Psikolojik şiddeti uygulayan kişilerin profiline bakıldığında genellikle narsist, antisosyal veya sosyopatik özellikler taşıdıklarını söyleyen Erol, bu kişilerin çoğunlukla kontrolcü, baskın, bencil ve güç merkezli bir yapıya sahip olduklarını ifade etti.
“Kadın ya da erkek fark etmeksizin, karşısındakini aşağılayan, değersizleştiren ya da sessiz baskı kuran kişiler, psikolojik şiddetin failleri olarak karşımıza çıkıyor,” dedi.





