Siyer Mi Siret Mi?

Sorunun doğru cevabını vermek için her iki kavramı tanımlamak gerek.Siyer sevgili peygamberimizin hayatını kronolojik olarak ele alan özel tarihin adıdır. Siret ise bu kronolojinin arkasındaki ruhtur, vizyondur, fedakarlıktır, iman ve inançtır, mücadele ve mücahede ve dahi gözyaşıdır,...

Buna göre; peygamberimizin hira mağarasında beş yıl boyunca kalması bilgisi siyerdir.

Ancak o mağarada insanlığın hali ve geleceği ne olacak, Mekke'yi kuşatan cehalet karanlığı nasıl aydınlığa dönüştürülecek arayış ve sorgulaması sirettir.

Buna göre 610 tarihinde vahiy ile buluştu bilgisi siyerdir.

Ancak biraz telaş, biraz korku, biraz şaşkınlıkla evine varıp Haticesine sığınıp beni örtünüz dedikten sonra, Hatice'nin bir anne şefkati, bir eş sevdası, bir iman duruşu ile" sana gelen Allah'tan gelmiştir, ben sana her hal ve şartta inandım demesinin arkasındaki yüksek sadakat, engin samimiyeti görmek sirettir.

Buna göre peygamber olmadan önce genç yaşta Mekke'de kurulan bir cemiyete Erdemliler Cemiyetine üye ol olması bilgisi siyerdir.

Ancak Mekkeli bir gencin, Mekkeli bir sorumlu vatandaşın, insan olmanın kendisine yüklediği sorumluluğu müdrik bir mükemmel şahsiyetin yaşadığı şehirde olup bitenlere, yaşanan sorunlara karşı gösterdiği sorumluluk, imkanları ölçüsünde sorunun değil çözümün kaynağı olma noktasındaki duruşu görebilmek sirettir.

Buna göre Mekke halkının kendisine Muhammed-ül emin şeklinde hitap etme bilgisi siyerdir. Ancak genç yaşta müstakim duruşu, güzel ahlakı, emanete sadakati, sözü ve özünün bir olması, elinden ve dilinden hiç kimseye zarar gelmemesi dolayısıyla insanlarda oluşturduğu bu güvenin bir ifadesi olmak üzere Muhammed-ül emin ünvanını alması sirettir.

Buna göre Mekke'de geçen 13 yıla rağmen 40 ila 100 civarında insanın müslüman olması bilgisi siyerdir. Ancak bu 100 kişi içinde Ebubekir'lerin Ömer'lerin Alil'erin Osman'ların ve onlar gibi gelecekte İslam devletinin halifeleri, ordu komutanları, fikir öncülerinin olması, böylece meselenin ve ölçünün sayı değil nitelik ve keyfiyet olması şuuru sirettir.

Buna göre 622'de Mekke'den Medine'ye hicret bilgisi siyerdir.

Ancak inancını, değerlerini yaşamak ve yaşatmak noktasında gerekirse ve tereddütsüz doğup büyüdüğü coğrafyayı terk etmesi hali sirettir.

Buna göre Medine'ye vardıktan hemen sonra Mescidi Nebevi'yi inşa etmesi bilgisi siyerdir.

Ancak İslam'ın ve değerlerinin hayatla buluşması, ete kemiğe bürünmesi, cami merkezli olacaktır. İslam'ın evrensel mesajları caminin kürsüsünden minber ve mihrabından insanlığın gündemine getirilecektir mesajı sirettir.

Buna göre 624'te Bedir'de Mekke'lilerle yaptığı ilk savaşın adı Bedir savaşıdır. Bu savaşa Mekkelilerden 1000 kişi Müslümanlardan 300 kişi katılmıştır bilgisi siyerdir.

Ancak malını, varını yoğunu, anasını babasını, eşini evladü iyalini tereddütsüz terk edip ölüme meydan okuma hali, Bedir'de Hamza olma, Musap olma, peygamberin etrafında pervane olmanın ardındaki iman ve teslimiyeti fark etmek sirettir.

Buna göre Uhut'ta aralarında Hazreti Hamza'nın ve Hazreti Musab'ın da bulunduğu 70 kişi öldü bilgisi siyerdir.

Ancak ;" Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin onlar diridirler ve Rablerinin katında rızıklandırılmaktadırlar." inancı ile her çağın Bedir ve Uhutlarında bir Hamza, bir Musab olmaya her an hazır olma şuuru sirettir.

Buna göre 628'de Mekkeli müşrikler ile Hudeybiye'de bir çok maddesi Müslümanların aleyhinde olmak üzere bir anlaşmaya imza atılmas bilgisi siyerdir.

Ancak aleyhte gibi görünen ilgili anlaşmanın arkasında Mekke'nin fethini görebilme feraset ve kabiliyeti, Hudeybiyeden Mekke'nin Fethini çıkarabilme vizyonu sirettir.

Buna göre Hazreti Ömer'in, Musab bin Umeyr'in, Vahşi'nin ve daha nicelerinin şu veya bu tarihte müslüman olmasına dair kronolojik bilgi siyerdir.

Ancak Hattap oğlu Ömer'den adaletin timsali Hazreti Ömer'i çıkarabilmek, Mekke'nin şımarık ve zengin çocuğu Musab'tan, Medine'nin öğretmeni, Uhud'un şehidi, İslam'ın sancaktarı Hazreti Musab'ı görebilmek, Hamza'nın katili Vahşi'den, o karanlık yüzün arkasından Hazreti Vahşi'yi bulup çıkarmak ve daha nice zifiri karanlıkta gizli nuru sezinlemek sirettir.

Buna göre peygamberimizin anne ve babasının,dede ve amcasının adını bilmek çocuklarının sayısını ve adını bilmek, nerede doğdu, nerede yaşadı, nerede vefat etti bilgisine sahip olmak siyerdir.

Ancak onun babalığını, dedeliğini, kardeşliğini, komşuluğunu, öğretmenliğini, imametini, komutanlığını , devlet başkanlığının arkasındaki felsefeyi, derinliği sorgulayıp, onu anneliğimize babalığımıza, komşuluğumuza, dostluğumuza, işimize ticaretimize, her anlam ve kademedeki yöneticiliğimize taşıma gayreti sirettir.

Buna göre ve hasılı o ne söyledi ve ne yaptı bilgisi siyerdir.

Ancak nasıl söyledi ve nasıl yaşadı bilinci sirettir. Siyer tat bilmek Siret tat almaktır.

Bir kez daha soralım. Sizce Siyer mi, Siret mi?

Abdulselam Özdere

İpekyolu Müftüsü

YORUM EKLE
YORUMLAR
Nihat  TAM
Nihat TAM - 2 ay Önce

Kavramların içinde barındığı zenginlik işte bu
Zihniniz ve kaleminiz daim olsun

Reşit yadikar
Reşit yadikar - 2 ay Önce

Allah Kelaminiza ve Kaleminize Kuvvet versin ve tedirini Halk etsin

Müslüm Sezer
Müslüm Sezer - 2 ay Önce

Çok güzel bir tespit ve çok faydalı bir fikir makalesi
Bu gibi makalelerin devamını dileriz..

Pervin Deniz Tatlı
Pervin Deniz Tatlı - 2 ay Önce

Yüreğinize sağlık, kaleminize kuvvet.Asırlar boyu anılmasının sebebi Sirettir.

Şükran Acar
Şükran Acar - 2 ay Önce

Siret kelimesinin çoğunluğu anlamındadır. Siret kelimesi Kur'an-ı Kerim de Taha Suresi 21. ayette hal ve şekil anlamında kullanılmıştır. Bunun yanında Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) hadislerinde Sire kelimesi de tedbir ve hareket anlamında kullanılmıştır

Musa orak
Musa orak - 2 ay Önce

Tabii ki Siret

Nihat maral
Nihat maral - 2 ay Önce

sayın müftümüz Abdüsselamın kalemi siyer yazar kendisi Siret yaşar rabbim hademi İslam'dan saysın onu.

Zeynep Kayğusuz
Zeynep Kayğusuz - 2 ay Önce

Allah razı olsun çok faydalı oldu kıymetli müftüm.Ancak ikisi arasında bir seçim olmayacagını düşünüyorum ki hem okuyup siyeri bilmek yani tat bilmek hemde anlayıp yaşayıp sireti uygulamaktır.