Korona ile imtihan

Korona, iki seneye yakın oldu bütün dünyayı etkileyen bir salgın hastalıktır. Öyle bir hastalık ki zengin, fakir, gelişmiş, geri kalmış farkı gözetmeksizin bütün dünyayı, bütün insanları etkilemektedir.

Tarihin kaydettiği birçok salgın hastalık meydana gelmiştir. Bu salgınlarda daha çok bölgesel olarak etkilenme, can kayıpları da daha çok bölgesel olmaktaydı. Geçmişteki tedavi imkanları günümüzle kıyaslanmayacak kadar iptidai olduğu halde, hayatı bu kadar olumsuz etkilediği, bu kadar hızlı yayıldığı, bu kadar ölümlere sebep olduğu tespit edilmemiştir. 

2019'un sonlarına doğru Çin'de çıktığı varsayılan Korona ise çok kısa sürede bütün dünyaya yayıldı ve adeta bütün insanları olumsuz olarak etkiledi. Öyle ki işyerleri kapandı, okullar tatil edildi.  Hatta Kâbe bile tavafa, ziyarete kapandı. Kabe'nin İslam öncesinde dahi ibadete kapandığı, tarihte vaki olmamıştı. Korona salgını yüzünden her sene milyonlarca Hacı'nın, Umrecinin aşkla, şevkle ziyaret ettiği Kâbe bile iki senedir mahzun. Daha önce beş vakit namazını camide cemaatle kılan bazı kişiler, hayatın diğer alanlarıyla kıyaslandığı zaman en çok tedbirlere riayet edilen yer olmasına rağmen, salgın korkusundan sadece Cuma namazına gider oldu.

Salgınla mücadele de bütün dünyada devam etmektedir. Türkiye'de de mücadele bir yandan bulaşmayı önleme, bir yandan aşılama ile bir yandan da hastanelerde tedavi ile devam etmektedir. Ama bütün çabalara rağmen başarılı bir sonuç elde edilememiştir. Sıkı kısıtlamalar getirilince hastalık biraz düşmekte, hayat biraz serbestleşince tekrar hastalık çoğalmaktadır.

Aşıya büyük umutlar bağlanmıştı. Bana öyle geliyor ki aşı da istenilen sonucu vermeyecek. Zira aşı olduğu halde koronaya yakalananların oranı da azımsanmayacak kadar çoktur. Ancak şunu da belirtmem gerekir; aşı olanlar bu hastalığı, aşısız olanlara göre daha hafif geçirmektedirler. Bunlardan biri de benim. Çok dikkat ettiğimiz halde sonunda korona bizi de yakaladı. Tabi böyle hızlı yayılan bir salgından korunabilmek için çevremizdeki herkesin çok titiz olması gerekir. O da her zaman maalesef mümkün olmamaktadır.

Bu arada salgınla mücadele eden sağlıkçılara ayrıca teşekkür etmek gerekir. Zira bu hastalıkta ön safta mücadele etmek daha da zordur. Bu arada aşılama ekipleri de artık sokak sokak, parklarda, cami önlerinde kısacası kalabalık her yerde vatandaşın ayağına giderek aşılama çalışmalarını sürdürmektedirler.

Beşer olarak genelde sahip olduğumuz nimetlerin kıymetini daha çok onları yitirince anlarız. Bize verilen en büyük nimetlerden birinin de sağlık olduğunu hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Hal böyle olunca sağlığımızı korumaya azami derecede dikkat etmeliyiz. Son pişmanlık fayda etmez. 

Sevgili Peygamberimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde: "İnsanoğlu iki nimetin kıymetini bilmekte aldanmıştır. Bunlar, sağlık ve boş vakittir" buyurmuştur. 

Rabbim bütün hastalarımıza da şifalar ihsan eylesin. Âmin.

YORUM EKLE