Doğulu sivil toplum örgütleri artık “taziye evi” olmaktan çıksınlar.

       Van Vakfı üyeleri, rağbet gören bir seçimin ardından yeni başkan ve yönetim kurulunu seçti. Başkan Nizamettin Ağar da yönetim kurulundan bazı kişileri yanına alarak göreve başladıktan sonraki ilk toplantı ve ziyaretlerini Van’da gerçekleştirdiler.
İlk toplantı, Vali İbrahim Taşyapan, Rektör Prof. Dr. Peyami Battal başta olmak üzere bazı kurum amirleri, işadamları ve basın mensuplarıyla birlikte gerçekleşti.
Toplantıda ana tema, Van Vakfı üzerinde yoğunlaştı. Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeki Taştan’ın moderatörlüğünde toplantıya katılan birçok kişi Van Vakfı ile ilgili görüş ve düşüncelerini dile getirdiler.
Görünen o ki yeni yönetim, bizim çoğu zaman yaptığımız yanlışları yapmayacak! Yani işe eski yönetimi eleştirerek başlamadılar. Hatta eski başkan Müjdat Beye övgü ve teşekkürlerle konuştular.
Doğrusu da bu… Yani bıktık artık sonu gelmez eleştirilerden… İş yapamayanların geçmişi deşmelerinden…
Be adam çalışacaksan geleceğe bak! Geçmişte kaldığından hem sen boğulacaksın hem de kimseye faydan olmayacak.
Bu konu, başkaları için küçük ayrıntı gibi gelebilir ama genetik kodlarımıza baktığımızda bu hususun ne kadar önemli olduğunu idrak etmek mümkündür.


     Biz, geçmişte kalarak çok acı çektik.
Sen-ben kavgasından çok yıprandık.
Ve kimseye bir türlü anlatamadık!
Arkadaş, kavganın hiçbir kimseye faydası yok!..
Hiçbir zaman da olmadı.
O yüzden yeni yönetimin olumlu bir başlangıç yaptığını söyleyebilirim.
Sadece bunlar değil. Güzel bir sinerji de yaratıldı.
Basın da bu konuda oldukça olgun davrandı.
Şimdilik beklemedeyiz.
Vakfın her türlü güzel işlerinde yanlarındayız.
Van adına, gelecek adına da yanlışları eleştirmeye hazırız.
Tabii Van Vakfı seçimlerinin bu kadar rağbet görmesinde en büyük sebep, bu sivil toplum kuruluşunun taşıdığı önemden kaynaklanıyor.
Van tarihinin en önemli sivil toplum örgütlerinden biri.
Hemen hemen Vanlı birçok derneğin ağabeyi konumunda bir örgüt.
Bu özelliğiyle de birçok başarılı işe imza atabilir.
Mesele Van ise bu noktadan işe başlayabilir.
Yani bir “ağabey” olarak Vanlı birçok derneği bir araya getirebilir.
Gövdemiz ne kadar büyürse o kadar büyük işler yapabiliriz.
Neden bu vakıf altında üniversitemiz olmasın?
Neden bu vakıf altında bir televizyonumuz olmasın?
Neden bu vakıf altında Van’ın kimliği oluşturulmasın? Bütün Vanlıları bulabileceğimiz; bir araya getirebileceğimiz bir kimlik portalı neden olmasın?


     Neden Vanlılara ait bir kültür hazinesi oluşturulmasın? Bütün şairleri, yazarları, kültür adamlarını bir çatı altında toplamak neden zor olsun?
Neden Vanlı zanaatkârlarımızı ortaya çıkarmayalım? Kaybolmuş değerlerimizi neden anmayalım?
Tabi bunlar büyük projeler…
Cesaret ister; sinerji ister; güç ister…
Ama olsun ne çıkar!
Van Vakfı’nı artık farklı kulvarlarda görmek istiyoruz.
Doğulu sivil toplum örgütleri artık “taziye evi” olmaktan çıksınlar.
Biz Van Vakfı’nı “başsağlığı” mesajlarıyla hatırlamak istemiyoruz.
Çok çok güzel şeyler bekliyoruz…

YORUM EKLE